14 Mart 2011 Pazartesi

G-GÜCÜN YETİYORSA


Felsefe yapmak kavram yaratmaktır. Bunu geçelim, şimdi bir kavram üreteceğim, deyince olmuyor. Kıçını başını yırtıp düşüne düşüne yaratarak da olmuyor. Kavramın da üretilmeyi dayatması gerek. Yoksa reklamcılar hatta bazen gazeteciler pekâlâ da yeni kavramlar üretiyorlar. Nesnesine uygun mu yoksa şık durduğu için mi ürettikleri ayrı mevzu, ama ciddiye alınır olmadıkları da kesin. Felsefi mânâda…

Ama felsefe yapmak doğru soruları sorabilmektir aynı zamanda. Hani elinde mikrofonla yoldan geçene sorular sorar ya televizyon muhabiri, abuk sabuk yanıtlardan farklı bazen kayda değer bir şeyler de söyler birileri ama bir Allahın kulu da çıkıp “Bu doğru bir soru değil.” demez. Zaten soruyu soran da yanıtını bilmediği –fikrinin olmadığı- bir soru sormaz.

Hayati soruları felsefe yaparak sorabiliriz ancak da felsefe, hayatın bir boyutu olduğu için (birkaç ‘en’ mühim boyuttan biri!) hayatidir. ‘Yapabildiğimiz’ (‘yaptığımız’, ‘eylediğimiz’ bişey) için felsefe yaparız. Ve eğer ‘yapamıyorsak’, o ‘doğru soruları’ (“büyük ve çözümsüz sorular”) sorabilme gücümüz pek yok demektir. Felsefe yapmak güç gerektirir. Yapmak güç gerektirir.


Resim: 'Philosophy', Robert Lewis Reid