22 Mayıs 2023 Pazartesi

Best of...

Piero Scaruffi matematik okumuş, yapay zekâ üzerine kalburüstü üniversitelerde ders vermiş, çok gezen, çok okuyan-izleyen-dinleyen, biraz da çaktırmadan kendini beğenen bir adam. ’90’ların başından beri bir “best of…” web sitesi var. Edebiyat, sinema, müzik ve başka şeylere dair yorumları ama asıl olarak best of’ları var bu sitede. Ben daha çok müzik kısmını sık sık ziyaret edip listelerdeki albümleri indirmek için kullandım siteyi. Listeler çok standart değildi. Rolling Stone’un hatta NME’nin benzer listeleri bile kanona uygun listeler. “Tüm zamanlar” diye başlayan bir listede en üstte Beatles ya da Bob Dylan falan vardır, burada ise Captain Beefheart mesela. Yani benzerlerinden daha ufuk açıcı.


Best of… ya da all the time konseptini de “tür”e benzetebiliriz. Burada da bir yönlendirme, anaakım olanı tarihin kendisi gibi sunma ve doğal olarak marjda olanı daha da sınıra itme söz konusu. Hele bir de türlerin best of’u (best of stoner rock, best of shoegaze…) daha da katmerlendiriyor: Best of’unu yapabildiğimize göre bu bir türdür ve bunlar da en iyileridir.

Bunu bir kenarda tutarsak listelerin (doğrudan manipülasyon yapanları bir tarafa) belli bir düzeyde sağduyuyu (az bulunan bir şey olduğu için artık ciddiye almak gerekiyor) temsil ettiği söylenebilir. All the times’lardan herhangi birinin içinde Beatles ya da Dylan yoksa bu fazla öznel olduğu anlamına gelir ve yeni olanı anlamak için eskiyi öğrenmeyi engeller. Ayrıca parça bütünün toplamıdır. Tersi mi? Hmmm…

21 Mayıs 2023 Pazar

Tür: Benzer olanların farklılığını keşfetme imkânı


Müzisyenler (genel olarak sanatçılar) bir akıma, bir türe dahil edilmekten hoşlanmıyorlar. Çünkü belli standartları olan bir biçim içinde değerlendirilmenin özgünlüğü görmeyi engellediğini, klişeleştirdiğini düşünüyorlar. Ürettiklerine bakışı koşulladığı için de hazzetmiyorlar akım-tür çerçevesinden. Çok da haksız değiller ama o kadar biricik olan da ender bulunur. Birbirlerine benzeyen çoğunlukta.

(Bir rock müzik alt-türü olarak) Emo biraz zorlama, ayırt edici müzikal unsurları yok, şarkı sözlerinde ergenlik bunalımlarının geniş yer tutuyor olması ve dinleyicilerin Goth üslubu pek yeterli değil gibi. My Chemical Romance'in müziğine işte bu Emo dediğinizde bir şey dememiş oluyorsunuz ama Smiths'in müziğine jangle pop (ve başka alt-türler) dediğinizde jangle gitar-R. E. M. ve başkaları-pek çok Beatles şarkısındaki George Harrison stili-tabii ki Byrds-Rickenbacker 360/12 gitarlar diye bir hat çizebiliyorsunuz. Müzikal bir tınının ayırt ediciliği var.

Pop müzikteki "alt-tür"ün Amerikan Psikiyatri Derneği'nin DSM klasifikasyonuna benzer bir yanı var: İnsanları deliler ve normaller diye ayırdığınızda az sayıda deli ve gerisi gibi bir şey çıkıyor. Psikoz-nevroz-kişilik bozuklukları-... diye başlayıp her birini üçe-beşe bölüp o bölünenleri de altıya-yediye böldüğünüzde (normal diye bir şeyin olmadığını söylemenin dışında) insan ruhunun realitesine daha fazla yaklaşmış oluyorsunuz (tabii herkese uyacak bir tanı varsa o tanıya uygun terapi-ilaç da vardır, psikiyatriyi ve eczacılığı yok edemeyeceğimize göre).

Gözleri siyah kalemli, saçları elektriğe tutulmuş bariton sesli bir vokalist post-punk'ın parodisi olabilir ama bu türün müzikal bir ayırt ediciliğe sahip olmadığı anlamına gelmez. Charles Mingus, Ron Carter, Charlie Haden, Jaco Pastorius... Cazda basın mühim bir enstrüman olduğunun kanıtları ama ya saksofoncular? Bugün bile caz saksofon müziğidir rock'ın gitar müziği olması gibi. Rock'ın en ihtişamlı zamanlarında bile kaç tane Jack Bruce çıktı ki, rock hep gitar müziğiydi. Post-punk'a kadar... Basın kullanımı rock'ın hiçbir türünde bu kadar ayırt edici olmadı. Malum, bas dramatik etki yaratmaya uygun bir enstrüman ve Joy Division, Cure, Siouxsie and the Banshees gibi grupların müziklerindeki dramatik etki sadece sözlerle ilgili değildi. Tabii ki bir türü bir aletin daha etkili kullanımıyla tanımlayamazsınız ama basçının yancı olmadığını anlamak için fena bir giriş değil. Şunu demek istiyorum şapka-silah-at falan varsa, evet o western'dir. Tür vardır. İyi ve kötü anlamda vardır. Bu heartland rock derseniz synth-pop sevenler pek ilgilenmeyecektir ama onlara da başka bir şey satabilirsiniz. Bu çirkin ama o kadar da kötü değil. Tekrar edeni çözümlediğinizde, işte bu noise, bu da no wave dediğinizde dinleyenler, hmm anladım, peki Sonic Youth’la DNA arasında nasıl bir bağ var, deyip farkı keşfetmeye başladığında, işte bu iyi.

The thief of mercy


Türk-Alman yapımı Gülibik'in tema müziği Sisters of Mercy'nin First and Last and Always'inin girişine çok benziyor. Ya da tersi. Film 1984 yapımı, şarkı ise grubun 1985 tarihli aynı adlı albümünden. Diyelim ki Andrew Eldritch o aralar bir Almanya turnesinde filmi gördü ve vay çok iyi dedi. Sonra da evirip çevirdi ve First and Last and Always'in girişine koydu. Yaratıcı hırsızlık! Ben Sisters'ın şarkısını daha iyi buluyorum. Hayırlı 
hırsızlık... Muhtemelen böyle bir şey olmadı, başka kaynakları olsa da Sisters'ın kendi yaratıcılığının ürünü. Kökencilikte milliyetçi bir yan vardır zaten, önemli olan şimdi neredeyiz.

Nico/John Cale & Velvet Undergound



Lou Reed'in şarkı sözleri zamanıyla uyumsuzdu. 
Kirli gitardan ise Metal Music Machine'den sonra 
hepten vazgeçti. Velvet'in ulaşılamazlığını ulaşılır 
kılan onun rock'n roll'dan uzaklaşmama çabasıydı. 
Bu (Berlin ve  Metal Music Machine'i ayrı tutarsak) 
onu Velvet sonrasında Cohen'leştirdi. Yani en iyi 
yaptığı şeyi devam ettirdi: İyi şarkı sözleri/şiir yazmak. 
Velvet sonrasına bakınca, Nico'nun The Marble Index'i ve 
Desertshore'u kimi rock alt-türlerine kaynaklık etti; Reed'in 
ise sadece Metal Music Machine'i. Songs for Drella tıpkı 
White Light White Heat gibi Cale'in müzikal perspektifinin 
vurgulu olduğu bir albümdü. Nico'nun geleceğe bıraktığına 
benzer bir etkiyi de John Cale yaratmıştı. Hem ilk Velvet 
albümünde hem de White Light White Heat'te. Reed'in  
büyük katkısı sadece liriklerde değil Velvet'in ulaşılamazlığını 
rock'n roll temelinden hiçbir zaman vazgeçmeyerek ulaşılabilir 
kılmasıydı. Bu sayede Velvet Underground & Nico tekrar tekrar 
dinlenebilir bir albüm oldu. White Light White  Heat, Metal Music 
Machine (asla) hatta Songs for Drella öyle değil. Reed New  
York'un şairiydi ama Amerika'nın müzisyeniydi. 
Bir Alman-Gal istilasına izin vermedi.