25 Mayıs 2011 Çarşamba

A-AĞIT


(...)

Yet each man kills the thing he loves
By each let this be heard,
Some do it with a bitter look,
Some with a flattering word,
The coward does it with a kiss,
The brave man with a sword!

Some kill their love when they are young,
And some when they are old;
Some strangle with the hands of Lust,
Some with the hands of Gold:
The kindest use a knife, because
The dead so soon grow cold.

Some love too little, some too long,
Some sell, and others buy;
Some do the deed with many tears,
And some without a sigh:
For each man kills the thing he loves,
Yet each man does not die.

Oscar Wilde, 'The Ballad of the Reading Gaol'dan, 1898

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Y-YAMUK-OLUŞ


Bazı kitapları erken (‘19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi’, ‘Kapital’, Beckett’ler…), bazılarını geç (‘Kırmızı ve Siyah’, ‘Kayıp Zamanın İzinde’…) okumak, fikri senkronizasyonla maluliyet hissi veriyor. Ya ‘boşa okumuşum’ ya da ‘ne kadar geç kalmışım’ yakınması…

Bunun mânâsız bir yakınma olduğunu kabul etmek ise ferahlatıcı bir şey. Tamamına erdirilecek bir durum yok çünkü. İkincisi, -‘erken’ kısmına dair işe yaramamışlığın da, anekdot biriktirmenin önemini abartmayınca, bir doğruluğu da yok. Kalır çünkü… Kalan da vakti gelince çıkar, bir işe ‘yarar’.

Derken, bir şey olur ve geri döndürür. Vaktiyle okuyup da hiçbir şey anlamadığımızı sandığımız bir kitaba, yazara döneriz. ‘Zamanı’ geldiği için…

Olan nedir?

Yamuk bişey. Hayatımızda bir yamukluk peyda olur. İlle de ‘olan’ın yamukluğundan değil, bizim onu öyle hissetmemizle ilgili bir yamukluk olabilir pekâlâ.

Mesela sevgilimiz bizi terk eder. Ciddi bir hastalık, askeri darbe, bir ölüm, vaktiyle oturduğumuz evin yıkılması ya da üzerine basmamak için kenardan yürüdüğünüz salyangozun iki adım sonrasında arkadan gelen bir başkasının görmemesiyle çıtırdayarak ezilmesinin beyninizde yarattığı elektrik…

İşte bu yamukluklar, panoramik resimler gibi geniş bir görüş alanı açar. Bu görüş alanının içine o okuduğumuz ama bişey kalmadığını veya henüz zamanının gelmediğini sandığımız bir kitabı, yazarı davet eder. Artık o bizim kitabımız, bizim yazarımızdır.


Resim: Umberto Boccioni, 'Costruzione Orizzontale', 1912

9 Mayıs 2011 Pazartesi