5 Mart 2010 Cuma

A-ACQUIESCENTIA


Doyum… Memnuniyet…

İyi, insanlara iletilebilir, ve ruhun, geriye kalan her şeye boş vererek sadece onunla etkilenebileceği bir şey… Keşfedilmesi ve edinilmesi ebediyete kadar en yüksek ve sürekli bir sevinç verecek bir şey…

“Edinilme”…

İnsanlar da bütün varlıklar gibi varlıklarında direnmeye çabalar ellerinden geldiğince ve ilk bakışta "çuvallamaları" mukadder gibidir. Ama bilinmesi gerekir ki, bir çaba sarf etmiyor olsaydık "doyamazdık" ve hiçbir şeyi edinemezdik. Başka bir deyişle Acquiescentia bir çabaya karşılıktır, kendiliğinden gelen bir durum değildir. Ama bu aynı zamanda "yatışmadır" da... Çünkü her çaba kendi maksimum sürekliliğini garantileyecek bir düzende ve dünyada yaşamayı istemek yönündedir.

“Mutluluk" sorunu basitçe diğer sorunlar arasında bir sorun olmakla kalmaz, her şeyi bir yana bıraktığımız esas sorundur. Gerçekten de mutluluk yalnızca olağan düşüncenin değil, birçok felsefenin de kabul ettiği gibi çevresinden dolanamayacağınız bir haldir. Bu demektir ki, bir özne veriliyse onun mutluluğunun nihai bir değer olarak kabul edilmesi a priori bir gerçeklik gibidir. O kadar ki mutluluğun zıddı da yok gibidir: Birisini mutsuz etmek ancak sizin aynı oranda bu durumdan mutluluk duyabilmeniz sayesinde mümkün hale gelir.

Acquiescentia mutluluğun sürekliliği de değil. Sürebilmesi için önce mutluluğun olması gerekir.

Basit ve yalın bir hazcılık… Doyumlarımızın peşinde koşuşturup durdukça, "hayata yapıştıkça" mutlu filan olmuyoruz, olsa olsa mutluluğun yerine koyduğumuz birtakım hazların gergin ve belirsiz dünyasında yaşayıp gidiyoruz.

Diğer kutup… Tam anlamıyla rasyonel, hazlar ve arzuların doyurulması yönünde mutlak bir iradeye dayanan bir ahlak.

Peki o zaman rasyonalizmle tutkular arasında gidip gelen bir belirsizliği mi veri almalıyız? Kısmen, çünkü çoğu insanın olağan günlük hayatı bu durumdadır. Ama etik açısından tümüyle farklı bir durum söz konusudur: Bütün Etik sevinç duygularını yaşamaya, kederli duyguları ise azaltmaya yönelik olmalı.

1 yorum:

  1. bunu nerden buldunuz acaba yanıtlarsanız sevinirim..

    YanıtlaSil