22 Ağustos 2011 Pazartesi

F-FİLİM HAYRİ




Film, fena rejisör değildir! Sanki dünya yüzündeki bütün sakatlıkları, namussuzlukları o düzleyecek, o namuslu edecektir. Birçok evin camları onun tarafından kırılmıştır. Evler hava alsın, içeriye biraz temiz hava girsin diye bu işi yaptığını karakolda söylemiş, imza atamadığı için parmağını kâğıda basmıştır. (…) Ben bunları sonradan öğrendim. O akşam yaptığı mühim bir şey değildi. Bir polis sordu:
“-Seninkinin evinin camlarını kırmışsın?
“-Kırarım efendim. Tabii kırarım. Karım!..
“-Karın da olsa kıramazsın ya? Karın değil. Evli misiniz?..
“-Hayır, evli değiliz, ama karım sayılır.
“-Sen sayıyorsun, tabii!
“-Ya kim sayacak?
“-Şimdi bırak onu… Kırdın mı?
“-Kırdım efendim.
“-Sebep?
“-Eve adam almış.
Genç polis garip garip baktı:
“-Alır a birader. Orası umumî ev oğlum. O da kahpe…
“-Yok efendim, orasını affedersiniz. Katiyen kabul etmem. Benim karım orospu değildir. Katiyen kabul etmem.
O zamana kadar ayakta duran, Film Hayri’yi getirmiş olan İstanbul çocuğu açıkgöz bir bekçi:
“-Doğru, memur bey –dedi-, katiyen öyle kadın değildir.
“-Anlamıyorum yahu! Kerhane be!
Bekçi de Film Hayri de bağırıştılar:
“-Olsun…
Bekçi izahat verdi:
“-Çok iyi bir kadındır. Ama bu herif çok kıskanç. Bu kadına birisi baktı mı, katiyen müşteriye çıkmaz. Eh zaruret! Herif bırakırsa ne yapacak? Namusuna namuslu kadındır.
Film Hayri:
“-Kabahat bende –dedi-. İki hafta ihmal etmiştim


'Yorgiya'nın Mahallesi', Havada Bulut, Sait Faik,1951

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder