19 Ağustos 2009 Çarşamba

D-DAYININ AŞKI



Sedef İnci 60’lı yılların tanınmış dansözlerinden. Siyah, düz uzun saçları var. Bazen o yılların Türk filmlerinde pavyon sahnelerinde görünür. Dayı yakışıklıca, çapkın ve hatta kulamparalığı da olduğu rivayet. Kısa sürede kadına âşık olur. Nişanlanırlar. Ve kıyamet kopar, aileye dansöz bir gelin nasıl gelir, diye. Aslında kimse de pek sorun etmez, kuzeni hariç: Küçük Abdullah. Adı gibi küçücük, incecik bir adam. Sanki üflesen yıkılacak; ama fena halde asabi. Son derece titiz; evdeki muslukları değiştirip ameliyathane musluklarından taktırmış, elini musluğa değdirmemek için. Galatasaray’da işlettiği bir kumarhanesi var. Kahvehane ama kumar oynatıyor. Dayıyla ortaklar. Küçük Abdullah nişanı duyunca çıldırıyor. Heyhat şans eseri o aralar birini vuruyor ve 1-2 yıl ceza alıyor. Böylece aradaki engel de kalkıyor... gibi görünüyor. Bu kez de dayı kararsız kalıyor, belki de Abdullah haklıdır diye. Ya da başka nedenlerle... Evliliği erteliyor. Erteliyor ama Sedef de salak değil. Siktiri çekiyor. Kavga ediyorlar. Akşamüzeri dayı epey bir içiyor, sonra Sedef’e gidip nişan yüzüğünü çıkarıp suratına fırlatıyor. Hikâyenin ilk bölümü burada bitiyor.
Aradan zaman geçiyor, dayı hâlâ kadına âşık. Gidip özür diliyor, yalvarıyor, olmuyor. Aracılar gönderiyor, nafile. Sonunda ev ahalisinin kadınları çareyi buluyor: Büyü yaptıralım! Böyle şeylere inanmasa da başka çaresi olmadığı için dayı kabul ediyor. Gidiyorlar bir büyücüye. Bunu okuyor, üflüyor, kurşun döküyor büyücü ve kararını veriyor: Pişirilmemiş bir dilim ciğeri aynı anda bir kedi ve köpeğe vereceksiniz, onlar biraz yiyecek; kalanını da sen yiyeceksin. Sevdiğin sana hemen geri dönecek! Buluyorlar bir uyuz köpek sokaktan, bir de kedi. Önce köpeğin önüne koyuyorlar ciğeri, ardından kediyi getiriyorlar... Heyhat kedi kapıyor ciğeri, başlıyor koşmaya. Kovalıyorlar... Ciğer toz toprak içinde; güç bela yakalıyorlar. Bir kısmını bırakıp kalanını da dayıya yediriyorlar. Sonuç: Sedef geri dönmüyor. Dayı başlıyor içmeye. İçtikçe de dağıtmaya... İşte bu dağıtma döneminde Küçük Abdullah hapisten çıkıyor. Bakıyor ki adam hâlâ dansözün peşinde. Kumarhanede işler savsaklanmış. Kavga ediyorlar. Dayı buna küfredince, bu çıkarıyor silahı iki el sayıyor baldırına.
Öğle saati. Dayı eve geldi, sağ bacağı kan içinde. Pantolonunu çıkardılar, cebindeki bozukluklar yamulmuş. İki buçuk liradaki Atatürk kafasını öne uzatmış sanki ne oluyor burada der gibi.
Küçük Abdullah’la ölene dek konuşmadı, Sedef’ten de vazgeçti. 55 yaşında uyuşturucudan öldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder