27 Ağustos 2009 Perşembe

M-MECİT, TANE TANE...


Mecit şarkı söylemeyi seviyor. Sesi de kendi gibi, tane tane ve hafif. Sabahat bundan hoşlanmıyor ve Mecit’i boynuzluyor. Adam kamyon şoförü, kısa boylu kalın bacaklı…
Mecit Sabahat’ın yüzünü bir topluiğneyle, ince ince çalışarak gren gren yok ediyor. Mecit’in abisi bu intikamı fazla sembolik buluyor ve kahvede spor toto oynarken birden ayağa fırlayıp karşıdaki bakkalın ekmek bıçağını kapıp birkaç masa ötede oturan şoförü bıçaklıyor. Mecit’in kız kardeşinin tepkisi ise daha farklı oluyor: Pencerenin kuytuluğuna tünemiş kumrunun (“gu-gu-guuk-uu-guuu” diye ötmesinden mülhem ‘üsküdaragidelimkuşu’ da denir:üs-kü-dara-gi-delim.) sinir bozucu tekdüzelikteki sesinden delirince (hastanede ısrarla “Ben deli değilim, asabiyim” dese de…), o zamanlar kadınlar ‘vajina’ demedikleri için her “am” deyişinde kahkahaların atıldığı Sabahat’ın yatak odası hikâyelerini dinlemek ve dinleyerek iyileşmek için Sabahat’la ilişkisini koparmıyor. Oysa küçücük bir kızken, Mecit onu tane tane omzunda taşırmış hep.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder