22 Ağustos 2009 Cumartesi

O-ORAK-ÇEKİÇ


Jean François Millet’nin ‘Başak Toplayanlar’ı ‘orak’a dahil. Ekinler biçilmiş, geriye başaklar kalmış. Kadınlar da onları topluyor. Mavi başlıklı olan epeyce eğilmiş, sol eli belinde, artık yorgunluktan mı yoksa işin raconu mu bu tam anlaşılmıyor. Sağ elinin işaret parmağı sanki yerde bir şeyi işaret eder gibi. Tablonun en sağında uzakta biri atı üzerinde, öylece duruyor. Onun dışında herkes çalışıyor. O atın üzerinde öylece duruyor.
Sebastiao Salgado’nun ‘Serra Pelada Altın Madeni’, 1986’da Brezilya’da maden ocaklarındaki işçileri çektiği bir dizi fotoğraftan biri. Uzaktan bir yerden çekilmiş. İlk anda bir karmaşa, bir salkım saçaklık… Biraz dikkatli bakınca aslında bir düzenin varlığı. Varlıkla özdeşleşmiş altını çıkarmak için karmaşa içinde bir düzenin varlığına duyulan ihtiyaç. Salgado’nun fotoğrafı ‘çekiç’e dahil.
Orak-çekiç tam olarak Sovyetler Birliği’yle ilgili, öncesi olsa da… Kızılordu’dan, Komintern’den Boğaz’dan geçen ‘Rus’ gemilerine, oradan da Duvar sonrası bitpazarlarındaki rozetlere kadar orak-çekiç, Sovyetler’e dair bir şey. Ama orak ve çekiç… Köylüler, işçiler… İş yani… Çalışmaya, çalışmanın değerine yücelik atfetmeyi falan bir tarafa bırakıp, yorgun, canı sıkkın, bazen öfkeli işçilere, köylülere dair bir şey. Çok yaratıcı olmayabilir ama onlara dair. Aşina oldukları nesneler. Belki biraz “İşçisin sen işçi kal” gibi; ama onlara dair.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder