19 Ekim 2010 Salı

Y-YAZAR

31 (“otuz bir”) gün daha idare etseydi resmi verilere (kafakâğıdı) göre bu âlemde yüz bir (“101”) yıl yaşamış olma (28 Kasım 1908-30 Ekim 2009) gibi sağlam bir rekora imza atmış olacak Claude Levi-Strauss, Yapısalcılığa temel oluşturan metinlerinden epey bir süre sonra bir gazetecinin röportaj önerisini “Eskiden çok daha iyi ifade ettiğim şeyleri tekrar söylemek istemiyorum” yanıtı vererek reddetmiş. Yorum yapmak ne haddimize.


“Yazar” olmaya hevesli iki “edebi” karakter… “Edebi”nin tırnak içinde olması kinaye falan değil, vurgu. Şöyle ki: “İlk röportajı”nda ne giyeceğini düşünüyor biri. İşin esprisi de var bir miktar ama hakikati daha fazla. Diğeri de hiç röportaj vermemeyi, Salinger falan gibi… Ürün?.. Yok henüz…


Tamam, insan nedir ki, biraz olan, biraz kurulan, bir miktar hayali bişey. “Olan” kısmını öne çıkarmak, onu didiklemek, ondan yola çıkmak hakikatine yaklaşmaya vesile. Kurulmuş, hayali kısmı da ne olmadığını görerek “olan”a yakınlaşmaya.


Bir roman gerçek bişeydir. Yazının halihazırda devri geçmemiş maddi ortamı kitap formatında basılmış bir roman “gerçek” bişeydir. Onun üzerinden kendinizi kurabilir, hayali bir varlık oluşturabilirsiniz. Ya da olduğunuz, onunla bağlı görünür olur. İlk röportajda ne giyeceğinizi ya da röportaj vermemeyi ürün üzerinden düşünebilirsiniz. Potansiyel ise hiçbir zaman olgu değildir, ihtimaldir ve umut ihtimalle ilgilidir, yani gelecek fikri potansiyelle diri tutulur. Ama olgu değildir. Ve uzun süre potansiyel olarak kalmak acı veren kasvetli bir haldir. Ertelenmiş olan acı verir.

Tırnak içinde “edebi”, bu yazar adaylarının hakiki mânâda birer “roman kahramanı adayı” olduğunu söylemeye çalışıyor. Yaptığıyla değil yapacağını varsaydığıyla kendini oluşturan insan, artık memleket topraklarında da hüküm sürüyor. Onu en iyi onlar anlatabilirmiş gibi. Kinetik enerjiye ihtiyaç var sadece.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder