15 Ekim 2009 Perşembe

D-DİYALOGLAR -10


10. PINARKLEİTOS YA DA AKTİVASYON KREDİLERİNİN GERİ ÖDEMESİ


CENGİTAGORAS: Ama felsefe yapıyoruz. Çünkü ihtiyacımız var.

PINARKLEİTOS: Bana daha çok Karagöz oynatıyormuşuz gibi geliyor.

CENGİTAGORAS: Senin lafı uzatmadan, neredeyse “özlerin bilgisi”ne sahip olduğunu düşündüren bu küçük darbelerine hayranım Pınarkleitos. Evet, sanat!

PINARKLEİTOS: Haa?.. A, tabii sanat. Ve hatta san’at.

CENGİTAGORAS: Söyle bana Pınarkleitos, nedir sanat?

PINARKLEİTOS: Sanat… Sanat, ölüme karşı bir dirençtir Cengitagoras. Sanat “eksik olan bir halkı beklemektir, onu çağırmaktır.”

CENGİTAGORAS: Kuş gibi öten bir Stradivarius gibisin Pınarkleitos.

PINARKLEİTOS: Ötme Stradi, ötme/Şen değil bağım.

CENGİTAGORAS: Evet, şen değil, mutsuzuz ama 10. sohbetimize geldik, bir miktar mutluyuz herhalde. Nasıl, mutluluk var mı mutluluk. Az bir parça da olsa.

PINARKLEİTOS: Oluyor gibiyiz…

CENGİTAGORAS: Güzel. Aktif sevinçler… Yani kaynağı bizde olan… Bir roman okurken en küçük parçaların romanla birleşir. Ne kadar aktif olduğuna bağlı olarak, mesela ‘Anna Karenina’yı okurken “Olay Rusya’da geçiyor” olabilirsin. Ya da, Karenin, Anna, tren garı, kar… olabilirsin. Ya da, a, l, e, k, ş, s, n, z… de olabilirsin. “Okuma”yla birleştiğinde aktif bir sevinç yaratma senin elinde. Ya da bir ‘Anna Karenina’ yazabilirsin. Tolstoy’dan daha iyi veya daha kötü... Hatta bire bir kopya da edebilirsin. Önemli olan, yarattığın sevincin
kaynağının “sen” olman.

PINARKLEİTOS: ‘Bartleby’yi kopyalasam, ‘Anna Karenina’ biraz uzun sanki.

CENGİTAGORAS: ‘Bartleby’yi kopyalayıp bana hediye edersen çok sevinirim. Ama sevincimin kaynağı bende olmadığı için pasif bir durumdayımdır. Olsa olsa şöyle düşünürüm: Pınarkleitos da beni pek severmiş. Halbuki ona pek iyiliğim de dokunmadı. E, ne yapalım, bari ben de onu seveyim.

PINARKLEİTOS: İşte bunu anladım Cengitagoras. İason ta Dardanelles’i geçip Amazon illerinden bana ‘Altın Post’u getirdiğinde –ay o kadar da rüküş bir şeydi ki, hiç tarzım değil yani- çok sevinmiştim. Boru değil Altın Post! Çocuk nelere katlanmış onun için. Dedim ki kendi kendime: Ne kadar mutluyum ama ben bunun için ne yaptım ki. E, bari bende İason’u seveyim. Tabii uzun bir ilişki olmadı, biraz şıpsevdiyim galiba. Aslında bunları da düşündüm mü ondan da pek emin değilim, şimdi sen söyleyince…

CENGİTAGORAS: Tabii ki düşünmedin. “Zorunlu” olarak İason’u sevdin. Tıpkı Truvalı Helen’in görümcesinin senden zorunlu olarak nefret etmesi gibi.

PINARKLEİTOS: Vay orospu! Demek benden nefret ediyor. Asıl ben ondan nefret ediyorum.

CENGİTAGORAS: Tam da bu yüzden: Pınarkleitos benden nefret ediyor, oysa bunu hak edecek bir şey yapmadım. O zaman ben de ondan nefret edeyim.

PINARKLEİTOS: Nefretimi iade etti. Zorunlu olarak…

CENGİTAGORAS: Çünkü nefret pasif bir duygudur, bizi çözer ve nefretin kaynağını kendimizde aramaktansa iade etmeyi tercih ederiz. Sonsuz olanın gerektirdiği sonlu varlıklar olduğumuz için de nefret dolaşım halinde olmalı. Benden sana, senden ona… Ta…

PINARKLEİTOS: Upuygun, ilişkilerin bilgisine sahip olana dek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder