18 Eylül 2010 Cumartesi

K-KÖTÜ ÇOCUK TÜRK






















“…arzuyla doyumu arasındaki gerilimden pekâlâ haz da alınabileceği…”

(...)

“Bastırılmış olan geri dönmüştür evet, ama bastırıldğı biçimiyle değil.”

(...)

“Arzuyu önündeki mutlak engelle tanımlayan, bu sayede ona bütünsel bir yapı kazandıran, her bir tek isteği bir büyük kültürel talebe, bir dünya meselesine dönüştüren hikâye ortadan kalkmıştı.”

(...)

“Ben de isterem… Her şeyi istiyoruz, hemen şimdi.”

(...)

“Türkiye’nin yakın tarihinde kısa sayılabilecek bir süre içinde, merkezinde adaletin durduğu bir talepler toplamından, merkezinde özgürlüğün durduğu bir talepler toplamına geçildi.”

(...)

“…ölümden söz etmenin kamusal dili, onu tümüyle dışsal bir travma olarak ele alan, yabancı ama uyarıcı bir afete dönüştüren pornografik bir dildi.”

(...)

“Ölüm hayatımızdan kovulurken ondan boşalan yeri cinsellik almış, ya da cinsellik tabu olmaktan çıkınca onun yerine ölüm tabulaştırılmıştır.”

(...)

“Çocuk hem masumiyeti, bozulmamışlığı ve saflığıyla bir özlem nesnesidir; hem de doğumundun başlayarak terbiye edilmesi, bir bilgi ağıyla kuşatılması gerektiğine göre aslında yırtıcı, vahşi ve tehlikeli bir doğaya sahiptir.”

(...)

“…Atay’ın benimsediği romantik tersine çevirme de –çocuk toplumlarda bir saflık, bir samimiyet, bir bozulmamışlık görme, oradaki sıcaklığa, çocuksu gurura sığınma ihtiyacı da- kendini bir kez daha Batı’nın tuttuğu aynada görmek demektir…”

(...)

“…Anlatılınca ‘söylem’ olur, bunun farkındadır yazar; ama anlatılan da bir söylem hatasından ibaret değildir, bunun da farkındadır.”

(...)

“…Suad yabancı idealleri benimsediği için değil, Dostoyevki’den gelme bir karakter olduğu için değil, ‘çeviri’ bir intiharla canına kıydığı için de değil, kendi kaçınılmaz gecikmişliğinin yeterince farkında olmadığı, bu zorunlu devralınmışlıkla yüzleşmediği için, yani Tanpınar bunu bir roman malzemesine dönüştürmediği için eğreti bir karakterdir. Bu yüzden bir iç sesi yoktur. Sanki bünyemizi fazlasıyla yansıttığı için, yazarı onu ‘bünyemize aykırı’ bir fikir olarak erkenden safdışı etmiştir.”

(...)

“…eleştirmen daha ilk cümlede nesnesinden esirgenmiş olan doluluğa işaret eden, her şeyin sahicisinin dolu dolu orada, ‘dışarıda’ olduğunu söyleyen, edebiyatta dış borçlanmanın kaydını tutan bir Batılı gözlemciye dönüşmüştür.”

(...)

“…özgünlük arzusunun ardındaki milliyetçi refleks…”

(...)

“…bizim kendimizi sahici hissedebilmemizin yegâne teminatıdır züppenin varlığı.”

(...)

“…orada gördüğümüz karikatür, kendi arzularımızın tatsız bir karikatürü olduğu için bizde öfke uyandırıyordur.”

(...)

“(roman) ‘novel’…yenilik.”

'Kötü Çocuk Türk', Nurdan Gürbilek, 2001

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder